Türkiye’de Rap Akımı Ne Zaman Başladı?

Rap müzik, 1970’lerin sonunda Amerika’nın Bronx sokaklarında doğdu. Siyahilerin sosyal adaletsizlik, yoksulluk ve polis şiddeti gibi sorunlara karşı bir protesto biçimi olarak geliştirdiği bu tür; zamanla sadece bir müzik türü değil, bir yaşam tarzı, bir kültür haline geldi.

Beatbox, graffiti, break dans ve DJ’lik gibi unsurlarla birlikte şekillenen hip-hop kültürü, 1980'lerde Public Enemy, Run-D.M.C., N.W.A gibi efsane gruplarla ana akıma taşındı. Ardından Tupac, Biggie, Eminem, Jay-Z ve Nas gibi sanatçılarla küresel bir fenomen haline geldi. 2000’lerde ise Kendrick Lamar, J. Cole ve Drake gibi isimlerle evrimini sürdürdü.

 

TÜRKİYE'DE RAP NE ZAMAN BAŞLADI?

Türkiye’de rap müziğin kökleri 1990’ların başına dayanıyor. Almanya’daki Türk göçmenlerin kurduğu Cartel grubu, 1995’te yayınladıkları “Cartel” albümüyle Türkçe rap’i ilk kez geniş kitlelere tanıttı. Albümdeki “Bir Yabancının Hayatı” gibi şarkılar, gurbetçilik ve aidiyet temalarıyla dikkat çekti.

Cartel’in ardından Ceza, Fuat ve Sagopa Kajmer gibi sanatçılar, 2000’li yılların başında Türkçe rap’i sokaklardan alıp, ana akım medyaya taşıdı. Ceza’nın “Ben Ağlamam” ve Sagopa’nın “Bir Pesimistin Gözyaşları” gibi parçaları bir döneme damga vurdu. Ardından gelen Norm Ender, Sansar Salvo, Allâme, Ayben gibi isimlerle sahne daha da zenginleşti.

2010’ların sonlarına gelindiğinde ise Ben Fero, Ezhel, Murda, Uzi ve Lvbel C5 gibi sanatçılar sayesinde Türkçe rap, dijital platformlarda milyonlarca dinlenmeye ulaşarak pop müzikle yarışır hale geldi.

 

RAP: BİR DÖNEMİN DEĞİL, BİR DİRENİŞİN MÜZİĞİ

Bugün rap müzik sadece ABD’de değil, dünyanın dört bir yanında gençliğin sesi olmaya devam ediyor. Sosyal medya, YouTube ve Spotify gibi dijital mecralar sayesinde yeraltı sanatçıları da sesini duyurabiliyor.

Sokakta doğan bu müzik; artık stadyumlarda, ödül törenlerinde ve dev reklam kampanyalarında. Ama özünü, yani sisteme karşı direnişini ve bireyin ifadesini hiçbir zaman kaybetmiyor.